
Hikayemiz
Kadınlar Şifadır, ruhun karanlık gecesinden geçen bir kadının kalbine tohum olarak düşen bir dua ve soruyla başladı:
Dişi bilgeliği nasıl bedenleyebilirim, doğrunun ve yanlışın ötesinde dünyayı nasıl sevebilirim?
Bu dua önce dünyanın gizemlerine doğru bir yolculuğa - bir labirent yolculuğuna -, 2013'ten itibaren Anadolu'da ve dünyanın farklı yerlerinde gerçekleşen kadın çemberlerine, 2021'de ise bir kitaba ve platforma dönüştü.
Hayata iz bırakan her şey gibi, hayatın merkezinden gelen bir çağrıyı ve "olmak isteyeni" tevazuyla, adanmışlıkla ve dikkatle derinden dinleyerek, sadece yaparak değil olarak da hayatın hizmetinde olduğumuzun farkındalığıyla, her an değişimin, dönüşümün nefesiyle yoğrularak, Aşk'ı kalplerimizde muhafaza ederek ve büyüterek çalışıyor, yaratıyor, öğreniyor, hatırlıyor, kutluyoruz.
Asıl işimiz kendini bilme yolunda insan olmayı ve varoluşun kadın suretinin armağanlarını hakkını vererek yaşamayı hatırlamak, hatırlatmak. Niyetimiz olduğumuz halimizle ve yaptığımız işlerle yaşama lezzetli bir aş olmak, zengin bir sofra kurmak.
Kadınlar Şifadır ruhuyla üretilen, sunulan her şey bu sofraya şevkle, şarkılar mırıldanarak konulan bir lezzet:
Erginlenme yolunda yürüyen her kadının özgürlüğünü ve gücünü kucaklayarak dünyaya şifa olacağı inancıyla "ruh işleri"ni yapmalarında kadınlara hizmet veriyoruz.
Çember, bu zamanlarda yeni nesillere miras bırakabileceğimiz en güzel armağanlardan biri. Binlerce yıllık bir mayayı yeniden canlandırdık, hep beraber canlandırıyoruz; o da bizi canlandırıyor. Kadınlar Şifadır çatısı altında bu kadim pratiği daha çok insanla buluşturmak için canla başla çalışıyoruz. Bize eşlik ettiğiniz için teşekkürler.
Ekibimiz

Filiz Telek - Kurucu Lider
Filiz zamanın ve dünyanın ruhunu dinleyerek kendini bilme yolunda Aşk’ın talebesi bir can. İlk çemberine oturduğunda kavuştuğu “başka bir dünya mümkün” vizyonuyla, hayatın ona sunduğu kıymetli armağanları gönülden paylaşıyor. Kadınların şifa olduğunu idrak ettiğinden beri kendi armağanlarının ve güçlerinin sorumluluğunu almaya razı kadınları çemberde buluşturuyor. En büyük özlemi insan ailesiyle birliği, kardeşliği, dayanışmayı deneyimlemek. Çemberin ve Yas’ın çırağı olan Filiz insanlığın ihtiyacı olan dişi bilgeliğin dünyada yeniden vücut bulması için hizmet ediyor.
Burcu Ertunç
İnsanı merak eden, ona dair olanı keşfetmeye keşfettiklerini de zevkle paylaşmaya çalışan, kendinden kendine bir yolcu. Bu dünyada alacağı her nefes, yapacağı her seçim ve iş ile yaratacağı küçücük etkinin, ancak kurduğu ilişkilerden ve oradaki sevgi dolu emekten besleneceğine inanıyor. Ruhun bedene, yüreğin akla eşlik ettiği, ayrıksı parçaların birlendiği bir bağlantı zemini hazırlayarak insan olmayı araştırmak tam da yeryüzünün ihtiyacı olan bir “iş” ve “eylemlilik”. 2012 yılında hayatına giren ve onu baştan aşağı değiştiren Çember deneyimi, Burcu’ya göre sevgi ile eylemde olma halinin anlamlı bir karşılığı. Burada, Kadınlar Şifadır Platformu’nda kadınların, kendilerine ve kabilelerine Çember’in rehberliğinde yürümelerine şahitlik ediyor.


Aybike Savaşır Serdar
Aybike; 2016 yılında lohusalığının derin karanlığından yeni çıkmışken oturdu ilk çemberine. O günden beri çemberin büyüsüne, şifasına, gizemine teslim olarak yürüyor yolunu. İçinden doğan yepyeni Aybike’yi hayretle izliyor. Yeni Aybike; nakşediyor, dans ediyor, kadınlara ve varoluşun her haline âşık olarak yürüyor kendine doğru. Çemberin çırağı, eşinin yoldaşı, bacılarının bacısı Aybike, şiire kanallık, kızına annelik ediyor… Her gün, mutlaka düşüyor ama küçük kabilesinin desteği ve ilhamıyla her gün, yeniden ayağa kalkıyor. İkiliğin içinde Bir’liğe hasrettir Aybike; Aşk için, aşkla var olmanın daimi talebesi.
Ayşe Yayla
Köy hayatını çocukluktan deneyimleme şansı olan Ayşe, daha yazı yazmayı öğrenmemiş ama köyündeki dağın eteğinde yürürken, “Yazar olacağım” hayalinin tohumunu ekmişti. Bu hayali beslerken içinden, “Yaşamı çoğaltmak istiyorum.” cümlesi geçmeye başladı. Yaşama, dünyaya, varlığıyla dahil olmaya, şahit olduklarına şükretmeye ve canlı cansız tüm varlıklara özenle yaklaşarak yaşamaya çalışıyor. Ayşe, yerini yurdunu arayan, içindeki yaratım gücüyle bağlantısını hatırlamaya ve yeniden inşa etmeye çalışan bir meyman.


Yaprak Kaymak Özgür
Yaprak, hayatın her alanında şefkati ve bağlantıyı beslemek üzere psikoloji, yaratıcılık, sanat ve sivil toplum üzerine kafa yoruyor ve deneyimlerini paylaşıyor. 2013 yılından beri çemberler ve topluluk deneyimleri aracılığıyla kendi içine doğru çıktığı yolculukta, hayal ettiği değişim ve dönüşümün bireysel ve sosyal düzeyde birbirinden bağımsız olmadığını fark eden Yaprak kendi sınırlarından özgürleşen, içindeki çocukla temasta kalabilen her bireyin, ilişkilerin ve sistemlerin dönüşümüne katkıda bulunduğuna inanıyor. Kişilere bireysel seanslar, grup terapileri, atölye çalışmaları ve danışmanlık süreçleri aracılığıyla rehberlik sunuyor. Çalışmalarına 2017 yılında kurmuş olduğu Yapika Yaratıcı Yolculuklar Atölyesinde devam eden Yaprak, ayrıca Kalpten İşler adlı bir sosyal girişimin de kurucu ortağı.
Süheyla Okatan Oran
Süheyla'nın kim olduğu sürekli değişiyor. Şimdiye kadar değişmeyen tek gerçeği merak. Öğrendikçe cehalet ile barışıyor. Kendisini tanımayan ölü yazarlarla sağlam dostlukları var. Görünenin ötesinde, hayal edebildiği her şeyin, bir yerlerin gerçeği olduğuna inanıyor. Varoluşun oyuncu ruhu sayesinde göğsü kuş gibi atıyor. Bir gece baykuşunun Hogwarts'tan davetiye getireceğini söyleyip, süpürgesini pencerenin yanında bulunduruyor. Rahme düştüğünden beri, gaipten duyduğu sesleri kadınlarla paylaşmaya adanmış halde ve onların da seslerini duymaya aç, yeni bir maceranın koynunda savruluyor.


Çağıl Uraz
Çağıl, iç çocuğunu geride bırakmadan büyürken, çocukken sahip olduğu özünü ve özgünlüğünü buluyor. Geçmişte sadece okuyup yazarak kendiyle bağ kurarken, şimdi topluluklarla ve doğayla da bağlantıda olmayı deneyimliyor. 2011-2014 arasında Psikodrama çalıştı, 2015’te ilk çemberine oturdu. Yoga eğitmenliği ile birliktelik ve doğayla yakınlaştı. 2019 başında İzmir’de Filiz Telek ile ‘Armağanı Yaşamak’ atölyesinde ‘yaran kapındır’ı duydu ve anneler doğumda ve sonrasında yalnız kalmasın diye İçsel Doğum’da doulalık yolculuğuna çıktı. Şimdi, anneliğe geçişini bir dönüşüm süreci olarak yaşamak isteyen kadınlara, şefkat, anlayış, sıcaklık ve destek sunuyor.